7392’ye destek gönder!

İçinde bir şükür duygusu mu var, hemen 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum. İçimde bir belâdan, kazadan korunma isteği mi var, hemen 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum. Birini iyilik yaparken görüp benim de canım iyilik yapmak mı istedi, ânında 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum.

İSTANBUL’daki otobanda yaşanan bir olayı anlattıklarında çok etkilenmiştim. Anlattıklarından anladığıma göre, araba çarpması sonucu ölen bir köpeğin cesedini başka bir köpek, yolun kenarına çekmiş.

Yine başkalarının yavrularını emziren hayvanlar, yerdeki sigara izmaritlerini alıp çöpe atan insanlar, balkonuna veya penceresinin önüne kuşlar için yiyecek koyanlar var. Bu hayvanların veya insanların ne gibi bir menfaati var da böyle yapıyorlar acaba? Hiç tanımadığı, bilmediği insanlar içsin diye çeşmeler yaptıranlar da öyle değil mi?

Bana öyle geliyor ki, bazıları için iyilik yapmak bir ihtiyaç. Acaba iyilik yapma imkânı bulan herkes iyilik yapabilir mi?

İnsanlığın en ortak değerinin “iyilik” olduğunu gözlemliyorum. İyilikten benim anladığım da şu: Bir başkasına faydalı olacağı düşüncesiyle herhangi bir karşılık beklemeden yapılan davranış, bağış, duâ, jest ve mimik…

Şu veya bu şekilde insanların -dini, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun- iyilik duygusuna/fikrine sahip olduklarını anlıyoruz. Kuşlara yem veren çocuk da, yem alıp da kuşlara atsın diye çocuğa para veren ebeveyn de, yem atan çocuğu seyrederken bakışları ve yüzündeki tebessümüyle onaylar nitelikte jest ve mimiklere sahip olanlar da, bu ifadeleri okuyup içinde tatlı duygular uyanan sizler de o iyiliğin birer parçalarısınız.

Bunların hiçbirinden hoşlanmayan insanlar yok mudur? Sanırım vardır… O insanlar hakkında bile olsa menfi ifadeler yazmak, benim için zor bir iş. Niye iyilikten hoşlanmaz, uzak durur, bunu analiz etmek hayli güç. Sonuçta bununla dahi kötü bir şeyler söylemiş oluyorsunuz.

“İyiliğin bir parçası olmak, nasip meselesi” diyelim ve birilerinin günahına girmeyelim. Biz yine, “İnsan niçin iyilik yapmak ister?” sorusunun cevabını aramayla devam edelim...

Zaman ve mekân ayırmaksızın baktığımızda, iyiliğin ortak değer olması, onun, insanın fıtratının bir parçası olduğuna delil olabilir. İster canlı olsun, ister cansız, herhangi bir varlığın dahi varlığını sürdürebilmesi için bu iyi fiillerin gerçekleşmesi gerekiyor. Eğer bir kadın, “Çocuğun yarın bana bir getirisi olur mu, olmaz mı, belli değil” deyip çocuk doğurmaktan, ona bakmaktan vazgeçerse, insan nesli biter. Bunun gibi, tüm varlıklar birbirlerini tamamladıkları için iyilik fiilinin olmamasıyla birlikte hepsinin mevcûdiyeti tehlikeye girer gibi görünüyor.

“İyilik yapma hâdisesi çok güzel, lâkin yapmak kolay değil” yakınmasını da anlayabiliyorum. Belki de işin püf noktası burası!

Eminönü’nde kör bir arkadaşımın valizini taşımaya yardım eden biri, valizi alıp ortadan kaybolmuş. Kör arkadaşımıza bir başkası, son derece iyi niyetli olarak valizini taşıyarak iyilik etmek istese, acı tecrübeye sahip olan kişi nasıl güvenip de valizini verebilir ki?

Trafik lâmbalarında kâğıt mendil satmak isteyen çocuklara iyilik yapmak istiyorsunuz ama gelin görün ki, verdiğiniz paralar o çocuğun daha fazla oralarda süründürülmesi anlamına geliyor. Çocuğu oraya gönderenler, bakıyorlar ki bu iş kârlı, ertesi günlerde tekrar gönderiyorlar...

Bir zamanlar gayet iyi niyetlerle kurban vermişsiniz, meğer arka plânda FETÖ adlı terör örgütü, bizim ülkemizin çukurunu eşiyormuş…

Bir gün ziliniz çalıyor veya meydanlarda, duraklarda engelliler için dergi, gazete, tiyatro bileti satılıyor; engellilere mi gidiyor, yoksa birileri engellileri istismar edip cebe mi indiriyor, bilemiyorsunuz…

Elbette bunların çâresi düşünülmüş.

Dernekler, vakıflar tabiî ki iyiliğini istedikleri yerlere bu iyilikleri ulaştırırlar (ulaştırmaları gerekir). Kamu tarafından da denetlenirler. Kamunun yani devletin, kuruş kuruş takip ettiği, vatandaşın verdiği yardımların ilân edilen yerlere ulaştırılıp ulaştırılmadığının hesabını ince ince sorduğu bir sistem var. En yoğun denetlediği sistem, “İzinsiz Yardım Toplama Statüsü” verdiği dernek ve vakıflardır. Bunlar yardım toplamak, bağış almak için izne gerek duymayan kuruluşlardır. İyilikleri kabul ederken izne ihtiyaç duymuyorlar ama harcarken ince ince hesap veriyorlar. “Gelen parayı eğitimde kullanacağım” diyorsun ama eğitim geniş bir alan. Engelli öğrenciler için bilgisayar almayı plânladığınızı söylemeniz de yetmez. Kaç kişiye ve nasıl kişilere nasıl bir bilgisayar, kaç paralık bir bilgisayar verdiğinizi en ince teferruatına kadar belirlemeniz, karar altına almanız lâzım. Sonra da işlemleri ona göre yapıp yapmadığınız denetleniyor.

Türkiye genelinde on binlerce dernek ve vakıf olmasına rağmen bu statüye sahip dernek ve vakıf sayısı toplam 29’dur. Türkiye Beyazay Derneği de bu statünün tanındığı 29’uncu kuruluştur.

Beyazay, bu statünün tanınmasından sonra “Eğitim Her Engeli Aşar” kampanyasını başlattı. Eğitimle hayatı 180 derece değişmiş bir engelli olarak, bu kampanyanın, birçok engellinin ve de ailesinin hayatını değiştireceğini yakînen biliyorum. Eğitim imkânı bulan bir engellinin kendi kendine yetmeyi başarmasından iş sahibi olmasına, yuva kurmasından ailesine ve topluma faydalı olmasına değin pek çok şeyi yapabileceğini biliyorum.

Aslında fıtrat gerçekleşmiş olacak. Bir engellinin potansiyelinin açığa çıkmaması, insanlığın ortak kaybıdır. Her insanın potansiyelinin açığa çıkmasına destek olmak, aslında fıtratın tezâhür etmesinin gereğidir.

Son derece faydalı ve iyi bir amacı gerçekleştirecek olan “Eğitim Her Engeli Aşar” kampanyasının farklı boyutlarını zaman zaman sizi sıkmadan burada sunarız inşallah.

Bu maddî plânda yapılan iyiliğin bir parçası olmanın, düzenli bağıştan kredi kartıyla bağışa kadar birçok yolu var. Benim açımdan en kolay yol, SMS göndererek yapılan bağış. İçinde bir şükür duygusu mu var, hemen 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum. İçimde bir belâdan, kazadan korunma isteği mi var, hemen 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum. Birini iyilik yaparken görüp benim de canım iyilik yapmak mı istedi, ânında 7392’ye DESTEK yazıp 5 TL gönderiyorum. Kime, nasıl harcandığından da -hamdolsun- emînim! O yüzden mesele yok.

Allah hiçbirimizi iyilik etme nasibinden mahrum etmesin!