
ÖZGÜR, özel bir şahsiyettir. Nev-i şahsına münhasırdır yani.
Hani 2019 Seçimlerinden evvel, “İnanmayacaksınız ama CHP’den her çiftçiye bedava traktör” tivitini atan Özgür’den bahsediyoruz. Çiftçi de kendisine inanmamıştı zaten. Eldeki traktörden olmak da var günün sonunda.
Daha sonra kendisine bu tiviti sorulduğunda, “Öyle bir şey yapacağımız yoktu, çarpıcı olsun diye yazdık” deme pişkinliğini göstermiş, bu arada da kıs kıs gülmüştü. Böyle birisi işte Özgürcüğüm. Değişik biraz.
28 Mayıs sonrası CHP sandıkta oyunun ölçüsünü alınca gözler Kılıçdaroğlu’na dönmüş, CHP tabanı, Kemal abinin artık koltuğu bırakıp gitmesini istemeye başlamıştı.
Öyle ya, tabela partilerinin oylarını ve vekillerini çıkarınca geriye CHP’ye pek bir şey kalmıyordu. Seçmen de haklı bir yerde.
İşte o dönem “Kılıçdaroğlu gitsin” diyenler için açmıştı ağzını, yummuştu gözünü Özgürcüğüm. “Kılıçdaroğlu gitsin” diyenlerin altını kazıyınca, aslında bir AK Parti trolü yahut Cumhur İttifakı’na oy veren birisi çıkıyormuş-muş. Öyle demişti Özgürcüğüm.
Aradan çok geçmedi, kendisi de “Kılıçdaroğlu gitsin” diyenlere iştirak etti. AK Parti trolü olmaya karar verdi zahir.
Oysa daha birkaç ay evvel Kemal abisi, kendisini yüzde 60 gösteren anketlere inanıp Cumhurbaşkanı olacağı vehmiyle “Grupta son konuşmamı yapıyorum” derken hüngür hüngür ağlıyordu Özgürcüğüm.
Şimdilerde, güftesi Turgut Yarkent’e, bestesi Selahattin Altınbaş’a ait Muhayyer Kürdi makamından “Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara” şarkısını terennüm ediyor.
Son genel seçimlerden hemen sonra Özgürcüğümün Kemal abisi, “Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıksa koltuğu hemen bırakırım” açıklaması yapmıştı.
Biz de, “Kemal Abi neden koltuğa yapıştı kaldı acaba?” diye merak ediyorduk. Meğer partide koltuğa lâyık, geçmişi temiz birisi yokmuş.
Özgürcüğümün partinin ilkelerine ne kadar bağlı olduğunu, geçmişinin temiz olup olmadığını en iyi Kemal abisi bilir hâliyle.
Özgürcüğüm hâlen CHP Grup Başkanı iken, bu görevinden istifa etmeden Kemal abisine karşı adaylığını açıklaması da ne kadar ahlâkî bir duruştur, buna da parti tabanı karar versin artık.
Özgürcüğüm ile Kemal abisinin ilişkisi kendilerini ilgilendirir, bana ne, kime ne? Allah bir sandıkta kocatsın.
Benim ilgilendiğim, Özgürcüğümün ağzındaki “değişim” sakızı.
Kendisi, Ekremciğimi de yanına alarak “Değişim, değişim” diyor, Ekremciğim de kendisine destek veriyor lâkin CHP’de neyin değişeceği konusunda dinleyenlere bir fikir vermiyor.
CHP’deki değişim, ülkenin değişimi için önkoşulmuş. Peh peh peh!
Yakında CHP’de kurultay olacak ve muhtemelen yine “değişim” gerçekleşmeyecek. Mevcut delege yapısında Kemal abisinin karşısında tavşan aday Özgürcüğümün şansı “Yok” denecek kadar bile değil. CHP değişmeyince, ülke de değişmemiş olacak.
“Ülke değişmeyecek” diye karalar bağlayacak değiliz.
Zira CHP’nin değiştireceği ülkede kayyum uygulaması kalkacak, yerel yönetim özerklik şartları kabul edilecek, tüm KHK’lılar sorgusuz sualsiz görevlerine iade edilecek, LGBT serbest olacak, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek, Libya’dan, Azerbaycan’dan, Irak ve Suriye’den “Bize ne?” olacak, Mavi Vatan’daki “yayılmacı ve agresif” politikalarımıza son verilecek, muhtemelen sondaj gemilerimiz jilet fabrikasına gönderilecek, Ayasofya ile birlikte Sultan Ahmed Camiî de müzeye çevrilecek, vesaire…
Daha önce de yazmıştık; lâikçi, üstenci, Jakoben, hatta faşizme kaçan bu kafa, bu zihniyet değişmedikten sonra o koltukta ha Kemal oturmuş, ha Özgür, ne fark eder? CHP’de değişmeyen tek şey, CHP’nin ta kendisidir.
Ortaya bir felsefe, bir ideoloji, bir strateji, bir perspektif koymadan değişimden bahsederseniz, size kim inanır Özgürcüğüm?
Kadir bile inanmaz.
Kalınız sağlıcakla efendim…