
BU yazımızda
12 Eylül Darbesi’nden sonra demokratik idareye geçiş sürecini ve bundan 37 yıl önce
gerçekleşen seçimleri sizlerle paylaşacağız…
6 Kasım 1983 Seçimleri
Anavatan
Partisi Genel Başkanı Turgut Özal’ın yükselen ivmesini fark eden Cumhurbaşkanı Kenan
Evren, seçimler öncesi bir darbe lideri olarak Turgut Sunalp’ı işâret etse bile,
bu ters tepmişti. Evren,
Sunalp’tan umudunu kesmişti. Özal’ın kazanacağını anlamıştı. Son bir atak yaparak
durumu Sunalp’ın lehine değiştirmek istedi ve bunun üzerine 4 Kasım günü televizyonda
bir konuşma yapıp Özal’ı yerden yere vurdu. Konuşmanın netîceleri, 6 Kasım Seçimlerinde
kendisini net bir şekilde gösterdi.
Seçim
sath-ı mailinde yaşananları Kemal Karpat şöyle özetler: “Televizyonda seyrettiğim
tartışmada, üç parti başkanı arasında bir de Turgut Sunalp Paşa vardı. Durum çok
açık belli olmuştu. Paşa, ‘Biz ne dersek o olacaktır, devleti temsil ediyoruz, bize
oy vermelisiniz’ gibi bir tavır almıştı. Özal ise gayet sakin olarak, halk iradesini
göz önünde tutarak seçmene hitap etmiş ve o tartışmayı açık farkla kazanmıştı.”
(Karpat, 2008:459)
Karpat,
seçimlerle ilgili bir hatırasını da şöyle paylaşır: “Enstitüyü kurmak amacıyla
Türkiye’nin Washington Sefiri Şükrü Elekdağ’ın verdiği davette buluştuk. Ben sefirle
konuşurken, yanındaki Amerikalılar sefire sordular: ‘Çok yakında Türkiye’de seçim
olacak, kim kazanacak sizce?’ Sefir asla tereddüt etmeden, ‘Tabiî ki Turgut Sunalp
Paşa kazanacak, başka kim kazanabilir?’ dedi.” (Karpat, 2008:459)
Mehmet
Doğan, gelinen noktayı şöyle özetler: “Netîce
olarak 6 Kasım 1983 Seçimlerine üç parti katılabildi. MDP Başkanı, emekli bir orgeneral…
12 Eylülcülerle yakınlığı var. Böyle bir icâzetli parti için tâ Kanadalardaki görevinden
alınıp getiriliyor. Askerî yöneticilerin favori sağ partisi MDP idi. Bu partinin
geleneksel sağ oyları, 12 Eylül rejiminin Anayasa oylamasında tebellür eden prestiji
ile bütünleştirerek toplayacağı umuluyordu. MDP’nin o günlerdeki adı ‘Milliyetçi
Devlet Partisi’ oluvermişti. 6 Kasım Seçimlerinde merkez solun icâzetli partisi
ise HP idi. Kurucu Başkanı, 12 Eylül yönetiminin Başbakanlık Müsteşarı Necdet Calp’ti.
Eski CHP bürokratlığının bütün mümeyyiz vasıflarını üzerinde toplayan Calp, kendi
içinde muhafazakâr bir yapı kazanmıştı. Böylece sağ iktidar olursa (ki hesaplar
öyleydi), ana muhalefet sol partide olacaktı. Seçime girebilen üçüncü parti ise
ANAP’tı.” (Doğan, M., 2005:125)
6 Kasım
1983 günü, seçime katılım oranının yüzde 92 olarak gerçekleştiği
ve yaklaşık 20 milyon seçmenin katıldığı seçimlerde (Çavdar, 2000:293) Turgut Özal liderliğindeki Anavatan
Partisi (ANAP) yüzde 45,15 oy ve 211 milletvekiliyle iktidara geldi. 12 Eylül Darbesi’nin
sahibi MGK’nın açıkça desteklediği Turgut Sunalp idaresindeki Milliyetçi Demokrasi
Partisi (MDP) ise ancak yüzde 23,27 oy oranıyla 71 mebus çıkartabilmişti.
ANAP seçimleri kazanmıştı kazanmasına
ama seçimleri kazanan partiye hükûmeti kurma görevinin verilmeyeceğine dair dedikodular
ortalıkta dolaşıyordu. İki hafta geçmesine rağmen Özal’a hükûmeti kurması için Çankaya’dan bir davet
gelmemişti. TBMM’nin açılışı giderek uzuyor, herkesi tedirgin bir bekleyiş sarıyordu.
Bekleyiş
uzayınca Halkçı Parti’den Meclis’e girmiş 27 Mayıs darbecisi General Fahri Özdilek’ten
askerlerle temas etmesi rica edilmişti.
Özdilek,
darbeci generallerle yaptığı görüşmenin ardından “Meclis’in açılmama ihtimâli” ile
birlikte geri dönünce, ortalık iyice karışmıştı.
Darbeciler,
seçimlere rağmen aba altından sopa göstermeye devam ediyorlardı. Özdilek, “Üstlerine
gidildiği takdirde Meclis açılmayabilir. Askerler ürkütülmeden, programları aynen
uygulanmalı” mesajıyla dönmüştü” (Uncular,
1992:14).
20 Kasım
günü diğer parti liderleriyle Çankaya’ya çıkan Özal, Kenan Evren’den hiç beklenmedik
bir şekilde hükûmeti kurma görevini almıştı. Turgut Özal’ın Başbakanlığında, seçimlerden neredeyse bir buçuk ay sonra
ancak kurulan bu hükûmet, 13 Aralık 1983-31 Ekim 1989 tarihleri arasında görev yapmıştı.
General
Turgut Sunalp ise Çankaya’da, “Turgut Paşam, bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
şeklinde soran Evren’e, “Mama kandırdı. Bekâret elden gitti. Bundan sonra o…tan
başka yapacak şey yok” (Yaşar,
1990:192) şeklinde cevap vermişti.
Kâmran İnan, tarihî seçim gününü şöyle anlatır:
“Tarih, 6 Kasım 1983… Üç yıllık bir parantezden sonra demokrasiye dönüşün
ilk seçimleri yapılıyor. Çankaya İlkokulu’nda oy vermeye gittik, kalabalıktı. Öğleden
sonra Daily Mirror gazetesi muhabiri geldi, dış politika hakkında mülâkat aldı.
İsviçre Radyosu’ndan geldiler. Parti genel merkezi hareketli, basın mensuplarıyla
dolup taşıyor…
Saat 17:00’dan sonra ilk netîce Kars’ın bir köyünden geldi, lehimizeydi.
Daha sonra gelen rakamlar aleyhe döndü; Özal başta, Calp ikinci sırada, biz en arkada
gidiyoruz. Lider ve parti idarecilerinde moral bozukluğu başladı; rakamlar büyüdükçe
durumumuz zayıflıyor; ANAP yüzde 45, HP yüzde 29, MDP yüzde 23 civarında gidiyor.
Mağlûbiyetimizin belirtileri arttıkça Sunalp ve etrafında tefsirler artıyor.
Evren Paşa, Konsey, Hükûmet, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanları tenkit
ediliyordu. Hükûmetin Özal’a verilmeyeceğini söyleyenler oluyordu. Tek tulum aldığımız
yer, Bitlis’ti. İstanbul ve Ankara’da ezici mağlûbiyete uğradık. Basına bir açıklama
yaparak mağlûbiyeti kabul etmesi hususunda Sunalp’i zor ikna edebildim.
Lider, muhtemel bir koalisyona karşıydı. Gelişmeler buna lüzum bırakmadı;
Özal, tek başına iktidar oluyordu. 70 civarında sandalye alarak üçüncü sırada kalıyorduk;
gülen yüz kalmamıştı. 1950’de CHP’nin başına gelenler şimdi başımıza geliyordu.
7 Kasım günü gazeteler, büyük başlıklarla seçim netîcelerini veriyor. BBC
ve dünya basını, netîceleri ‘Ordunun mağlûbiyeti’ şeklinde veriyor… Akşama doğru
belirlenen rakamlara göre ANAP 212, HP 113, MDP 71… BBC, Millî Güvenlik Konseyi’nin
toplantı hâlinde olduğunu bildiriyordu.
25 Kasım günü MDP’nin ilk
grup toplantısı yapıldı. Genel Başkan hissî konuştu; kendisine parti kurma ve iktidar
olma vazîfesi verildiğini, daha sonra ihanete uğradığını söyledi.” (İnan, 2003:13-14)
Murat Belge, yaşananları şöyle özetler:
“Aslında bütün bu darbe dönemlerinden sonra, var olan siyâsî alternatifler
arasında askerî yönetime en uzak görünenler seçim kazanmışlardı. Burada da manzara
böyleydi. Ama Özal, Türkiye’de çok şey değiştirmiş bir Başbakandır. Bunun tam da
12 Eylül’ü izlemiş olmasının ilginç bir yanı vardır.
Özal geleneksel teamüllerinden farklı çizgiler de izledi. Kimin Genelkurmay
Başkanı olacağına müdahale etmek veya ‘Türk Parasının Kıymetini Koruma Yasası’nı
iptal etmek, Kürt sorununda federasyonu da tartışabileceğimizi söylemek, anlatmak
istediğim kural dışı davranışlarından sadece birkaç tanesi…” (Belge, 2011:650)
Kaynaklar
Belge Murat,(2011), Militarist Modernleşme, İstanbul, İletişim
Yay.
Doğan D. Mehmet, (2005), Darbeler, Müdahaleler ve
Siyâsî Sistem, İstanbul: İz Yayıncılık
İnan Kâmran, (2003), Siyâset Yılları, İstanbul,
Timaş Yay.
Karpat Kemal, (2008), Dağı Delen Irmak, İstanbul: Timaş
Yay.
Uncular Betül, (1992), İşte Böyle Bir Meclis, Ankara: Bilgi
Yay.
Yaşar Muammer, (1990), Paşalar Politikası, İstanbul: Tekin
Yay.