54’te saadetlenen bir ömür: Fatma Enise Can

Enise Can, 1930’lu yılların başlarında Yeni Postane’nin üst katındaki stüdyodan başlayarak İstiklal Caddesi’ndeki ve nihayet bugünkü Harbiye Radyo Evi’ndeki stüdyolarda olmak üzere İstanbul Radyosu’nda 1961 yılına kadar yayınlara katılmış…

FATMA Enise, 1896 yılında, İstanbul’da bir gayrimüslim olarak dünyaya geldi. Asıl adı Elisabeth (kısaca Eliza) idi. İslâm’ı tercih edip Müslüman olunca, “Fatma Enise” adını alan Enise Can, usta bir kemanîdir. Ayrıca çeşitli besteleri de mevcuttur. Piyanist Fulya Akaydın’ın da ablası olan Enise Can, aynı zamanda iyi derecede ud icra ederdi.

Enise Can, sekiz yaşında kemanî ve udî Setrak Efendi’den keman dersleri almış, iki yıl sonra da Oresti Çalapatani ile Batı müziği (piyano) çalışmıştır. Sadece bu öğretmenlerinden düzenli derslerine devam ederken, başta Ali Rıfat Çağatay olmak üzere Zekaizade Hafız Ahmet, Rauf Yekta, Beylerbeyili Hoca Ziya Bey, Hafız Ömer, Washington Sefiri Ziya Paşa ve Leon Hancıyan ile beraber yaptığı çalışmalarında büyük usulleri incelemiş ve bunların notaya dökülmesi üzerinde çalışmıştır.

1917’de kurulan Darü’l-Elhan’a katılmış ve “sersazende” (başsazcı) olarak çalışmıştır. Bu arada özel keman ve ud dersleri vermeye başlamış ve aralarında Dolmabahçe Sarayı’ndaki soyluların da olduğu pek çok öğrenci yetiştirmiştir.

Enise Can, 1919’da, Kadıköy’de kurulan Şark Musikisi Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır. Ertesi yıl derneğin başkanlığını üstlenen Ali Rıfat Çağatay, bir süre sonra kurduğu Türk Musikî Ocağı’na Enise Can ve kız kardeşi Fulya Akaydın’ı davet etmiştir. Enise Can, o sırada Fahri Can ile tanışıp 1926 yılında evlenmiştir. Ali Rıfat Çağatay, yeni evliler için bestelediği “Davul Havası”nı Fahri Can’a ithaf etmiş, ayrıca aralarında Abdülhak Hamit, Süleyman Nazif, Mehmet Akif, Şerif Cafer Paşa, Faruk Nafiz ve Samih Rıfat’ın bulunduğu bir jüri huzurunda Fahri Can’a bir de davul imtihanı düzenlemiştir.

Enise Can, 1930’lu yılların başlarında Yeni Postane’nin üst katındaki stüdyodan başlayarak İstiklal Caddesi’ndeki ve nihayet bugünkü Harbiye Radyo Evi’ndeki stüdyolarda olmak üzere İstanbul Radyosu’nda 1961 yılına kadar yayınlara katılmış, özellikle kardeşi  Fulya Akaydın ile birlikte sundukları keman-piyano düolarıyla bir kuşak dinleyicinin belleğinde yer etmişlerdir.

Enise Can, 1954’ten 1961’e kadar İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Müziği İcra Heyeti’nde çalışmıştır.

1969 yılında eşi Fahri Can’ı kaybeden Enise Can, 16 Ocak 1975 tarihinde Brüksel’de (Belçika) vefat etmiştir. Naaşı İstanbul’a getirilerek Zincirlikuyu Kabristanı’nda toprağa verilmiştir.

“Beni ister ağlat, ister sevindir” (Şedaraban, TRT), “Herkesin taptığı yalnız Rabbidir” (Kürdili Hicazkâr), “Bir saadet nuru doğdu ‘elli dört’ün başına” (Nihavend) eserleri, bestelerinden bazılarıdır.