GÜNDEMDE çakılı kalan
haberlerin başında 2023 Seçimleri, Covid-19 test sonuçları ve Covid-19’a karşı
aşılama gelmektedir. Aşılamayla ilgili olarak ekranlardaki kırmızı renkten maviye
değişen harita, ikinci doz aşı olanların oranını yansıtmaktadır1. Bu
aşılar Sinovac ve Biontech’tir. Türkiye'nin üzerinde çalıştığı yerli Turkovac
aşısında Faz-3 aşamasına gelinmiştir.
Türkiye,
aşılama sürecini iyi götüren ülkelerin başında geliyor. Ancak ikinci doz
aşılama haritasında bile yerli aşı kullanılmamaktadır. Bu durum yadırganacak
gibi görünse de önceki yazımızda2 dile getirildiği üzere ABD’deki
çocukların aşılanması hakkındaki yapılan çalışmada3 dikkat çekici
sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre aşı olan yaşlılarda Covid-19 kaynaklı
ölümlerin olmadığı, ancak aşı olan on sekiz yaş altındaki çocuklarda Covid-19
kaynaklı ölüm oranlarında ciddî bir artışın olması ürperticidir.
Bu
nedenle Türkiye’nin daha kendi aşısını kullanmamış olması, olumsuz olarak
yorumlanacak bir durum olarak görülemez. Buna rağmen Faz-3 aşaması devam eden
yerli aşının çocuklar üzerindeki etkisinin araştırılması gibi bir fırsat ne
kadar değerlendirilir, bekleyip göreceğiz.
Benzer
durumlar teknoloji çalışmalarında da karşımıza çıkmaktadır. Cep telefonları
çıktığında ASELSAN, yerli telefon üretmişti. Zamanında üretilen bu telefon
şimdilerde yok. ASELSAN’ın ürettiği telefonlar milletimiz tarafından yeteri kadar
rağbet görmemişti. Fakat zarar etmesine rağmen ASELSAN’ın bu telefonları
üretmeye devam etmesi gerekliliği söz konusu…
“Zarar
eden bir ürün neden üretilsin?” diye düşünülebilir. Bu, günümüzde çok yanlış
bir düşüncedir. Zira LG, Samsung ve siyah renkli ABD içeceği de ilk başlarda
hep zarar ettiler. Güney Kore, iki firmaya on yıl boyunca destek verdi ve bugün
çoğumuzun evinde ürünleri var. ABD’nin siyah renkli içeceği ise Ramazan ayında bile
sofraların süsü (!) olmaya başladı. Dememiz o ki, ilk başlarda üretilen her
teknolojik ürünün hemen sonlandırılması doğru değildir. Üstelik teknolojik
ürünlerin İHA ve SİHA gibi4 zamanında üretilmesi de önem arz etmektedir.
2023
sonrasında savunma sanayii alanında kenara itilme olmayacağını ifade ettiğimiz
kadar TOGG5 gibi teknolojilerin kenara itilmeyeceğini ise söyleyemeyiz.
Bunun da iki nedeni var: Birincisi, dışarının baskısı ve içerideki siyâsî
perspektiftir. İkinci neden ise, TOGG araçları tanıtılırken ilk defa yapılan ön
panelin tamamen ekran şeklinde olmasıyla Mercedes EQS6 gibi
otomobillerde hemen uygulamaya konulmasıdır. Teknolojik ürünleri zamana uygun
şekilde piyasaya sürmek önemlidir.
Sultan
İkinci Abdülhamid Han döneminde açılan okullar, fabrikalar ve okutulan derslere
bakıldığında, çok önemli atılımlara tanıklık ederiz. Ruslara karşı Batı politikası
izlemesi de topraklara hâkimiyetinin temel alınmasındandır. Rusya şimdilerde Sultan
İkinci Abdülhamid Han’ın izin vermediği sıcak denizlerde. Sultan İkinci Abdülhamid
Han döneminde akılları hayrete düşüren atılımlara rağmen dönemin teknoloji
devriminde yetersiz kalınması, dönemin teknoloji devriminin başarılmamasına
neden olmuştur.
Teknoloji
devrimleri toplu bir harekettir. Yani hayatın, eğitimin, bilimin ve sanayinin
her alanında ilerlemekle mümkündür. Bir alanda eksiklik kalırsa, teknoloji
devrimi iyi bir atılım yakalasa bile sonuç iyi neticelenmeyebilir.
Günümüzde
dördüncü sanayi devrimi yaşanıyor. Bunun iki ayağı var: Birincisi dijital
teknoloji, diğeri ise nanoteknolojidir. Türkiye, dördüncü sanayi devriminin
dijital ayağında İHA ve SİHA gibi4 zamanında ürettiği teknolojilerle
hem destan yazıyor, hem de dünya sıralamasında ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Benzer
bir durum nanoteknoloji için geçerli değildir. Devlet bu alana da yeteri kadar
yatırım yapsa dahi bir türlü istenilen düzeye erişilemedi7.
Disiplinler
arası çalışmanın fazla olmaması, ehliyet ve liyakate dikkat etmenin beklentileri
karşılamaması ve kısırdöngü gibi hastalıklar Türkiye’nin dördüncü sanayi
devrimindeki nanoteknoloji ayağının prangalarıdır. Ailelerin üniversite sınavı
sonucunda çocuklara kendi istedikleri bölümleri yazmak istemeleri buna güzel
bir örnektir. Bu konuda Ahsen İlhan’ın8 ilgili yazısı, zorla
güzelliğin ne derece ürüne dönüşeceği noktasında bir fikir seyahatine
çıkarıyor.
Dijital
teknoloji ve yapay zekânın sağlık alanında kullanımına dair Türkiye ve dünyada
ciddî gelişmeler olmaktadır. Türkiye’de daha ilk ürünün başına neler getirilmek
istendiği sanırım anlaşılmıştır. Batı’da bu alanda yapılan çalışma ve ekipler
ciddî şekilde destek almakta ve sonuna kadar fırsat bulmaktadır. Bunlardan
birisi de bir damla kandan 50 farklı kanser türünü tespit etme üzerine yapılan
çalışmadır9.
Bilindiği
üzere bütün kanser türlerinde yapılması gereken en önemli iş, erken teşhistir. Erken
teşhiste kanser türünün tespiti, yakalanması ve sınıflandırılması büyük önem
arz etmektedir. Bu aşama, biyobelirteçler oluşturma sürecine benzetilebilir. Biyobelirteç
yoluyla tümörün nerede büyüdüğü yüzde 96 oranında doğru bir şekilde tahmin edilebiliyor.
Bu
iş için yapılması gereken yollardan biri, belli bir hücreye bağımlı kalmadan
serbest dolaşan DNA’nın (deoksiribo nükleik asit) dikkate alınmasıdır. Bu tür
DNA’lar hücresiz dolaştıkları için bunlara “cfDNA” deniliyor. Bunlar üzerinden
geliştirilen ve sıvı biyopsi yöntemine dayalı teknik10 ilk defa
uygulandığında9, elde edilen sonuçlar ümit verici olmuştur.
Yapılan
bu çalışmada öncelikli olarak her insandan 80 mililitre kan örneği toplanıyor. Sonra
bir damla kan örneği üzerinden cfDNA ile analize başlanıyor. Bunun için
cfDNA’lardaki kimyasal değişikliklere odaklanılıyor. Kimyasal değişiklikler
atomik boyutta olacağından iyon hareketleri gibi de düşünülebilir. Bunlar sinapslardaki
impuls iletiminin yolu olan Dentrite’den Akson’a veya tersi yöndeki taşınma
süreci sıvı biyopsiler tekniğinden hareketle cfDNA’lar için düşünülüyor. İyon
taşınma süreci direnç-kondansatör (RC) devresi gibi çalıştığı için isabetli bir
yöntem olarak duruyor.
Çünkü
elektrik RC devreleri mekanikteki dinamik sistemler gibi çalışır. Yani zamana
göre değişim incelenebilir. Zamanla bir bozulma olmadığından, sistemin bütün
olarak incelenmesi mantıklıdır. Bunlar birer RC devresi gibi çalışacağından
bilgisayar kontrolüne de müsaittirler. Bu nedenle 2 bin 800’den fazla alınan
kan örneği, çalışma ekibince9 sadece bir dokunun kanserli olup
olmadığını değil, aynı zamanda hangi tür kanser olduğunu da belirlemede
başarılı olmuştur.
Açıkça
anlaşılacağı üzere, kanser türleri ayırt edilmiştir. Başlangıçta yüzde 44 gibi
bir başarı gösterilse de tam olarak kanser olan durumun tespiti ve 50 farklı
türü rahatlıkla ayırt edilebilmiştir. Bu başarının yüzde 97 gibi büyük bir
oranda olması da büyük bir başarıdır.
Buraya
kadar durumu açıklayan yazıda en önemli kısmın ne olduğu hatıra getirilmelidir.
Zira bu çalışma ekibi9, 50 farklı kanser türünü yüzde 97 gibi büyük
bir başarı oranında tespit etmekle çalışmalarının “Annals of Oncology” adlı
dergide9 yayınlanmasını sağlamıştır. Ekip bu çalışmada dijital
teknolojinin argümanlarından yapay zekânın makine öğrenme algoritmasını
kullanmıştır. Bu tür sistemler, cfDNA’lar verilerindeki değişiklikleri alıp
sınıflandırmayı11 yapıyorlar.
Bu
çalışma yapıldığında Batı basını hemen göklere çıkarıp haber yaptı12-13 konuyu.
Bilimsel çalışma, halka hemen haber edilerek böylece halkın da kendine olan
güveni taçlandırıldı. Sanki “Yıkılmadık, ayaktayız” der gibi…
Batı,
kendi bilim insanlarının yaptığı çalışmaları hemen içselleştirip sahipleniyor
ve dördüncü sanayi devriminde öncü olduğunu haykırıyor. Yapılan bu faaliyet,
ekonomilerine de güven veriyor.
Türkiye’de
de benzer çalışmalar var. Üstelik elektromanyetik yolla kanser teşhisi koyan
cihaz bile üretildi. Yukarıda tek cümle ile ifade ettik ya, akıbeti ne olur,
bilemiyoruz. Bildiğim, bu çalışmayı yapanların şimdiden mobbing ile bezdirilmek
istendikleridir.
Dememiz
o ki, bir alanda ne kadar ileri giderseniz gidin, bütün alanda topluca bir
kalkınma ve gelişme olmadan bütün olarak dördüncü sanayi devrimini
gerçekleştirmek güçtür. Türkiye, dijital teknolojideki (İHA, SİHA4)
başarısını nanoteknoloji alanında da yakalamak zorundadır. Bunun iki zorunluluk
nedeni var: Birincisi, nanoteknolojinin dördüncü sanayi devriminin bir ayağı
olması, diğeri ise nanoteknolojinin atom ile hücre boyutu aralığı gibi kritik
bölgede konuşlanmış olmasıdır.
Kaynaklar
[1] https://covid19asi.saglik.gov.tr/
[2] https://haberajandanet.com/Article/cocuklari-neden-asiliyoruz/KyBEYPVgacUOjvtVZw6x
[3] Ronald N.Kostoff, Daniela Calina,
Darja Kanduc, Michael B.Briggs, Panayiotis Vlachoyiannopoulos, Andrey
A.Svistunov, AristidisTsatsakis. Why are
we vaccinating children against COVID-19? Toxicology Reports, Volume 8,
2021, Pages 1665-1684.
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S221475002100161X
[4] https://baykartech.com/tr/
[5] http://www.togg.com.tr/content/gemlik-tesis
[6]https://www.mercedes-benz.com.tr/passengercars/mercedes-benz-cars/models/eqs/saloon-v297/explore/footnote.module.html
[7] https://m5dergi.com/kapak/hak-gorunumlu-kufur-turkiyenin-nanoteknoloji-ve-dijital-teknolojisiyle-cenk-ediyor/
[8]
https://haberajandanet.com/Article/zorla-guzellik/bsoZgeQZ0COBsaTA38PQ
[9] https://www.annalsofoncology.org/article/S0923-7534(20)36058-0/fulltext
[10] https://ascopubs.org/doi/10.1200/JCO.2012.45.2011
[11] Shen SY, Singhania R, Fehringer G, et
al. Sensitive tumour detection and classification using plasma cell-free DNA methylomes.
Nature. 2018;563(7732):579e583.
[12] https://www.theguardian.com/science/2020/mar/31/new-blood-test-can-detect-50-types-of-cancer
[13]https://www.chemistryworld.com/news/liquid-biopsy-blood-test-accurately-spots-cancer-by-detecting-dna-methylation/4011447.article