4 günde 1 milyon

Zaman zaman, “Türkiye’de mi, yoksa başka bir ülkede mi yaşamak istersiniz?” konulu anketler yapılır. Muhalefet partileri de alır bunu, akılsızca, iktidarı eleştirmek için basın toplantılarında anlatırlar. Fakat bu safların düşünemediği bir şey şudur: Ankete, “Başka ülkede yaşamak istiyorum” diye cevap veren kişiler, demek ki muhalefetten de ümidi olmadığından öyle cevap veriyorlar.

“ORGANİZASYON” kelimesi genellikle “etkinlik” gibi bir kelime olarak biliniyor. Kubbealtı Sözlüğü’nde de “düzen, tertip” şeklinde ilk anlamı, “teşkilât, örgüt” olarak da ikinci anlamı verilmiş.

Kelime anlamı olarak doğru. “Terminolojik olarak arkasında bir saha, bir disiplin var” desek yalan olmaz. Alışılagelmiş tarifi, “Bir kişinin tek başına yapamadığını daha fazla kişiyle bir araya gelerek yapmak” şeklinde. Bu “kişiyle” kelimesinin yerine robot, yapay zekâ gibi teknolojiler sebebiyle “unsur” demek daha uygun olacaktır artık.

Türkiye’nin fark edilmeyen fakat en büyük ve önemli gelişmesinin bu alanda yani organizasyonda gerçekleştiği söylenebilir.

Zaman zaman, “Türkiye’de mi, yoksa başka bir ülkede mi yaşamak istersiniz?” konulu anketler yapılır. Muhalefet partileri de alır bunu, akılsızca, iktidarı eleştirmek için basın toplantılarında anlatırlar. Fakat bu safların düşünemediği bir şey şudur: Ankete, “Başka ülkede yaşamak istiyorum” diye cevap veren kişiler, demek ki muhalefetten de ümidi olmadığından öyle cevap veriyorlar.

Böyle anketlerin asıl utancı muhalefete aittir. Bu meselenin asıl önemi şu: Bu insanlara, “Başka bir ülkede yaşamak istiyorum” dedirten ne? Ümidi kalmamış demek ki… İş bulabileceğine, çalışıp verimli olabileceğine, kendini değerli hissedeceği sosyal şartların oluşacağına inanmıyor artık. Peki, siz böyle insanlarla başarı hikâyesi yazabilir, zafer anıtları dikebilir misiniz? Üstelik “Saray’a giden CHP’li” gibi saçma sapan konuları gündem yapan ama bunların farkında bile olmayan bir muhalefetin olduğu siyâsetin mevcûdiyetinde neredeyse imkânsızdır.

Amerika’yı Amerika, Çin’i Çin, Almanya’yı Almanya, Japonya’yı da Japonya yapan, organizasyon başarılarıdır. Çünkü bu devirde iş, tek başına yapılmaz.

İyi de, bunca insanı bir araya getirip nasıl çalıştıracaksın?

“Kulağından tutar, kapının önüne koyarım” diyerek İHA, SİHA, MİLGEM’ler yapamazsınız. İstanbul Havalimanı, Marmaray, Avrasya Geçidi gibi eserler de meydana getiremezsiniz. Helikopter motoru yapacak kişinin bu ülkeye, işyerine, işine, toplumuna inancı, saygısı, sevgisi olmalı! Yarınından emin olması lâzım ayrıca…

Sosyal medyada boş bir yoğun bakım odasının fotoğrafının altında “Oh be!” ifadesiyle paylaşım yapılmış. Hastalarının iyileşmesinden, hastalarının olmamasından mutlu ve memnun olan bir hekimin paylaşımı… Böyle hekimlerin olduğu bir ülkede yaşıyor olmaktan çok mutlu oldum.

“Tabiî onlar da işten, sıkıntıdan kurtuldular” gibi âdi, pis ve değersiz bakışa o asâleti öldürtmek istemem. Eğer öyle insanlar olsalardı 4 günde 1 milyonluk organizasyonun başarı hikâyesini yazamazlardı.

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ailesi, başarısını zirveye taşıdı. Hekimlerimizin, hemşire ve hemşirlerimizin, acil yardım ekiplerimizin, hâsılı tüm sağlık çalışanlarımızın daha önceleri bireysel gibi görünen başarıları demek ki tesadüf değilmiş. Dünyadaki ender başarılardan biri de, 4 günde 1 milyondan fazla vatandaşımıza aşı yapmalarıdır. Bu başarı hikâyesinin arkasında millet olarak sağlık çalışanlarına inanmamız, güvenmemiz, değer vermemiz ve imkân sunmamız var elbette. Milyonların akşamları balkonlarından sevgi, saygı ve takdir göndermeleri boşuna değilmiş. Sağlık ailemiz hem lâyıkmış, hem de lâyık olmaya devam edebilecek niteliklere sahipmiş.

Sağlık, savunma, ulaşım tamam, ya adâlet, eğitim, STK’lar ve diğerleri ne olacak?

Sağlık ailemizin içindeki cevheri ortaya çıkarmasına, başarı hikâyeleri yazmasına nasıl şâhit olduysak, diğerlerinin de cevherlerine, başarı hikâyelerine ihtiyacımız var. Bu beklediklerimiz acaba başarı hikâyesi yazabileceklerine mi inanmıyorlar, yoksa milletimize mi inanmıyor, güvenmiyor veya milletimizden mi değer görmüyorlar?

Başarı hikâyesi yazmalarına engel her ne ise bulup yok etmeli ve topyekûn başarıyı zirveye taşımalılar.

Şunu bilelim ki, bu ülke ve bu toplum, şu an böyle başarılar için en uygun tarla durumunda.

Haydi yolunuz açık olsun!