28 Şubat’ı bin yıl sürdürmeye kararlı olanlar var

Türk-İş acaba başörtülü çalışan başvurusunu reddeden işverenler ve firmalar hakkında bir çalışma yapmış mıdır? Yani başörtülü çalıştırmayan veya başörtülü çalışana şart dayatan özel sektör işletmelerinde bir araştırma ve rapor tutma yürütmüş müdür? Eğer yürütmüş olsaydı, Sayın Sümeyye Bayraktar’a sahip çıkar, “Baban kaç yıldır iktidar, o çözemedi mi?” diyenlere ağızlarının payını verirdi.

SAYIN Cumhurbaşkanımızın kerîmesi ve aynı zamanda müşaviri Sümeyye Bayraktar, bir röportajında şöyle demiş: “Özel sektörde her gün yeni bir iş başvurusu başörtüsü gerekçesiyle reddediliyor. Anayasal güvence faydalı olacaktır.”

Sayın Bayraktar’ın bu ifadesinin gerçekliğine maalesef bizzat şahit olan biri olarak katılıyorum.

Kamu görevinde her ne kadar bu sorun çözülmüş olsa da özel sektörde hâlâ bu uygulama devam ediyor.

Bunu “tercih” olarak gösteriyorlar.

Elbette başörtülü vatandaşlarımız gururlu davranıyor ve “Ben ille de burada çalışacağım” diye diretmiyorlar. Ancak bir şikâyeti de dile getiriyorlar. Bunu yapmalılar.

Ancak birileri kendi ikna odalarını çalıştırıyorlar. Para kazanmak zorunda olduğunu düşünen vatandaşlarımız, hayatlarından tavizler vermek zorunda kalıyorlar. Başörtüsünü, girdikleri işyerinin şartlarına göre örten veya tamamen çıkaran vatandaşlarımız var.

Onların bu durumunu gözeten ve yaşadıkları zulmü ortadan kaldırmaya gayret eden organizasyonlar da mevcut. Ancak çok kısıtlı. Bu ırkçı ayrımı ortadan kaldırabilecek tek kanal devlet değil. Hatta devlet hiç değil. Bu ayrımı ortadan kaldırabilecek tek kanal meslek ve iş odaları ile sendikalar.

Ah! Size bir gerçeği hatırlatayım mı?

28 Şubat döneminde bir “Beşli Çete” vardı. Evet, ismini hatırladınız, değil mi? Onlar yine varlar. Adları yine “oda” ve “sendika”.

Memur sendikalarının tuzu kuru. Böyle bir dertleri yok.

Ama Türkiye İşverenler Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) hâlâ aynı zihniyetle sadece odanın ve sendikanın aidat kasasını doldurmak ve yönetimlerinin rantlarıyla meşguller.

TESK’in Başkanı ve yönetimi 28 Şubat sürecinde de aynıydı, bugün de aynı. “Esnaf” olarak bilinen birçok iş yerinde başörtülü vatandaş çalıştırılmıyor. Ve bu bir tercih olarak belirtiliyor. Peki, TESK bunu tespit etmek için bir şey yapıyor mu? İnsan ayırt eden esnafın pabucunu dama atıyor mu?

DİSK’i geçtim, zira dün de aynıydı, bugün de aynı. 28 Şubat’tan bir adım geri atmadı.

Türk-İş acaba başörtülü çalışan başvurusunu reddeden işverenler ve firmalar hakkında bir çalışma yapmış mıdır? Yani başörtülü çalıştırmayan veya başörtülü çalışana şart dayatan özel sektör işletmelerinde bir araştırma ve rapor tutma yürütmüş müdür? Eğer yürütmüş olsaydı, Sayın Sümeyye Bayraktar’a sahip çıkar, “Baban kaç yıldır iktidar, o çözemedi mi?” diyenlere ağızlarının payını verirdi.

TOBB… TOBB’u geçtim, bir tane ticaret odası böyle bir çalışma yapmamıştır. Varsa yoksa seçim zamanı geldiğinde patata kütete kavga var ticaret odalarında. Dertleri insan ayrımını gözetmek ve sorunu düzeltmek filan değil. Hâlbuki en çok haksızlık ticarî faaliyet gösteren işletmelerde oluyor.

Tabiî bir de TİSK var, değil mi? Olay zaten buradan başlıyor. Ama nasılsa onların da tuzları kuru. Ne denetleyenleri var, ne gözetleyenleri.

Biz de çıkalım, “Sümeyye Bayraktar yalnız değildir” diyelim, olur mu? Ama kusura bakılmasın, 28 Şubat devam ettiriliyor ve kıymetli babası yalnızken, Sümeyye Hanım da yalnız kalıyor. Bu, kader olamaz!