
ZOR zamanlardan geçen ülkenin zorlu ve onurlu mücadelesini kaleme alanlardan biri olarak “Vira Bismillah” dediğim yazımda zorlanacağımı biliyordum bilmesine de, bu denli zorlanacağımı kestirememiştim açıkçası.
Bu zorluk, sadece benim için geçerli değildi; kaleme alınan tüm yazılar, şehri ayaklar altına alan kırk katlı bir gökdelenden, şimdiki adıyla rezidansın dört cephesinden süzülen bir rasatı andıracak ve her biri bir o kadar kıymetli olacaktır.
“2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri”, start verildiği günden beri “tarihî seçim” olarak nitelendirildi. Kimi bunu abartılı buldu, kimi daha da yükseltip “Yüzyılın seçimi” dedi. Hatırlanacağı üzere 2018 Seçimlerine 15 Temmuz damga vurmuştu; 2023’e ise önce Koronovirüs, ardından küresel enflasyon, son olarak 2 milyonu aşkın çalışanı ilgilendiren EYT ile ilgili somut adımların atıldığı günlerde 11 ilimizde ağır bir tahribata sebebiyet veren Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya merkezli beşiz depremler. 13 milyon insanımızın etkilendiği ve “Asrın Felâketi” olarak adlandırılan “Büyük Akdeniz Depremi”, 50 binden fazla vatandaşımızın enkaz altında kalarak can vermesine neden olmuştu. Bir yandan yaraların sarılması, diğer yandan iaşe, giyim, barınma ve sağlık gibi zarurî ihtiyaçların karşılanmasının yanı sıra eğitim, iletişim, ulaşım ve altyapının millî seferberlik anlayışı içinde öz kaynaklardan karşılanması gerekiyordu.
Erken seçim kararı ve komplo teorileri
18 Haziran 2023 tarihinde yapılması plânlanan seçimlerin ertelenmesi sıklıkla gündeme gelse de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, seçimlerin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılmasını açıklamasını müteakip 60 günlük süre de erimeye başlamıştı.
Depremi ve depreme bağlı acıları unutmadan, unutturmadan, geçici ve kalıcı konutların, sosyal alanların inşâsı ile tarihî dokunun korunmasına ve restorasyonuna yönelik atılacak adımların zaman kaybedilmeden, yakın ve uzak coğrafyadaki mazlumları ihmâl etmeden ve ıskalamadan, ekonomik tedbirlerden ödün vermeden, başta savunma sanayii olmak üzere “Türkiye Yüzyılı” projelerini akamete uğratmadan, çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmeden, Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle aksayan tahıl ihracatının karşılanması için arabulucu vazifesini aksatmadan, sınırlarımızı tehdit eden terör eylemlerine karşı teyakkuzu elden bırakmadan ve bu mücadelede dur olmadan, vizyon projeler için sözünden dönmeden yol almanın zorluğuna göğüs gererek verilmişti bu karar.
Kararla birlikte varsayımlar, komplo teorileri ve algı operasyonları aynı anda start almış oldu: “Kaybetseler ülke karışacak, iç savaş çıkacak, bombalar patlayacak. İktidarı ve koltuğu devretmeyecekler, yargılanmaktan korktukları için dokunulmazlık zırhı giydirecekler, seçimin ertesinde ülkeyi terk edecekler. Elektrikler kesilecek, oyları çalacaklar. Mültecilere ve depremde ölenlere oy kullandıracaklar. Rusya (Putin) destekleyecek ve kaybettikleri seçimi kazanacaklar…”
Yukarıda zikredilen varsayımların devamı olsa da bu kadarını kâfi görüyor ve sözü birinci tur öncesi İyi Parti’den istifa eden Yavuz Aliağıroğlu’na bırakıyorum: “‘Birinci turda kazanacağınız’ dediniz, tutmadı. ‘Yüzde 58’e 42 alırız’ dediniz, tutmadı. ‘Birinci parti oluruz’ dediniz, tutmadı. ‘Başbakan oluruz’ dediniz, tutmadı. ‘300 milletvekilini geçeriz’ dediniz, tutmadı. ‘İkinci turda bombalar patlar’ dediniz, tutmadı. ‘Elektrikler kesilir’ dediniz, tutmadı. ‘Sahaya inecekler’ dediniz, tutmadı. ‘İktidarı devretmeyecekler’ dediniz, tutmadı. ‘Oy çalacaklar’ dediniz, tutmadı. Sonuçların açıklamasına 2 saat kala (birinci tur) ‘Kazandık’ dediniz, tutmadı. Şimdi, ‘28 Mayıs’ta bize güvenin’ diyorsunuz. Oldu!”
Ağıralioğlu’nun, “Oldu” derken müstehzi bir ifadeyle, İP’den istifasının gerekçesini de bir bakıma izah etmiş olduğunu görüyoruz.
Böylesi önemli ve bir o kadar kritik olan tarihî seçimde rey kullanmanın mesuliyeti ve zamana şahitlik etmenin güzelliği ile klavye üzerinde gezinmeye devam ediyor parmaklarım…
Söz, ikinci kez milletin oldu
Türkiye, tarihinde ilk defa iki turlu bir seçim yaşadı. Evet, tarihî bir seçim olduğu kadar, aynı zamanda asrın seçimiydi 28 Mayıs Seçimi. Bir bakıma referandum özelliği de taşmaktaydı. Hem seçmen, hem de ittifaklar için neye “Evet” ya da neye “Hayır” denileceğine dair bir iradenin yansımasıydı adeta.
Seneler evvel 14 Mayıs tarihinde “Yeter, söz milletindir” diyenler için de ikinci raunttu. Ve söz, 28 Mayıs akşamında ikinci kez milletin olmuş oldu. Seçmen istikrardan yana tercih kullansa da, iktidara ve tüm ittifak bileşenlerine birtakım dersler de verdi. Söz vermekten, vaat üretmekten ziyade, daha çok çalışmanın ve üretmenin lâzım geldiğine işaret etti.
İlk turda sonuç alınamamasını, “İradenin sahipleri, sevdiklerine de, muhalif gördüklerine de anahtar teslim etmekte zorlandı” cümlesi ile izah edebiliriz.
Bir tarafta 17’nci zaferini kutlayan Cumhur İttifakı’nın adayı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta 12’nci kez kaybeden ve rakip pozisyondaki Millet İttifakı’nın adayı ve de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu… Denklemdeki denkliği dengeleyen, milletin iradesiydi ve nitekim öyle oldu. Rakiplerin sonuca itiraz etmeden “Mücadeleye devam” diyerek Erdoğan’ı tebrik etmeleri, sancılı günler geçiren Türk demokrasisi adına sevindirici bir sonuç olarak görülmelidir.
Seçimin sürprizi
14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerdeki en büyük sürpriz, hiç şüphesiz Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesiydi. Memleket Partisi’nin lideri buna rağmen yaklaşık 236 bin seçmen tarafından tercih edildi ve yüzde 0,43 oy oranına ulaştı.
Bir diğer sürpriz, Ata İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın almış olduğu yüzde 5,17’lik orandı. Bu sonuçla HDP’den boşalan kilit parti konumuna yerleşti ve pazarlıkta eli güçlendi.
Yeri gelmişken, Rusya’nın seçimlerdeki rolüne de değinmek istiyorum. Bu konu elbette tartışılacak ama Azerbaycanlı gardaşımız Sayın Aliyev’in tesiri uzun yıllar gündemde kalmaya devam edecektir. İhtimâl, Karabağ Zaferi’nde verilen açık desteğin bir tezahürüydü Sinan Oğan’ın ikinci turda Cumhur İttifakı’ndan yana ikna edilmesi.
Sürprizler bununla da sınırlı değildi. Cumhur İttifakı’nın bileşenleri arasında yer alan MHP’nin yüzde 10,07; Yeniden Refah Partisi’nin ise 2,81’lik oy oranına ulaşmaları da sürprizlerdendi.
Katılım oranı ve deprem bölgesine yönelik linç
14 Mayıs günü istatistiklere yansıyan yüzde 86,98’lik oran, son yıllardaki en büyük katılıma işaret ederek hafızlara kazındı.
Deprem bölgesinde yer alan illerin tercihlerini Cumhur İttifakı’ndan yana kullanmaları, depremzede vatandaşların sosyal medyada Millet İttifakı destekçileri tarafından linç edilmeleri gibi bir durumla sona erdi. CHP’li belediye başkanının yönettiği Hatay ise farklı bir tepki gösterdi ve ikinci turda rengini turuncudan yana kullandı. Böylelikle ilk turda 51 ilde yüzde 49,52’lik orana ulaşan Erdoğan, ikinci turda 52 ilde yüzde 52,18’lik başarı elde etmiş oldu.
Külliye’de balkon konuşması
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, oy sayımı devam ederken, oyunu kullandığı Üsküdar Kısıklı’da halkın karşısına çıktı ve “Bu defa bir değişiklik yapıyoruz, balkon konuşmasını Külliye’den yapacağız” ifadesini kullandı.
Erdoğan, duyanlara duymayanlara, “Ben mazbatamı YSK’dan önce milletin külliyesinde milletimden alıyorum” diyerek başarısını, daha doğrusu turuncu devrimini perçinlemiş oldu.
Bay Kemal’den Baybay Kemal’e
İlginçtir, 28 Aralık 2022 tarihinde yayınlanan “Bay Kemal’den Baybay Kemal’e” başlıklı yazımdan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, rakibi için “Baybay Kemal” demeye başlarken, Millet İttifakı’nın adayı, kampanyasını “Ben Kemal, geliyorum!” ifadesi üzerine kurguladı.
Kılıçdaroğlu bunda başarılı olsa da, bu başarı ona Cumhurbaşkanlığı koltuğunu sunmadı. Ancak Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs gecesi yaptığı kısa açıklamada “Gitmiyorum” mesajı da verdi.
Altılı Masa’nın geleceği
Yükselen oylara rağmen kendilerini ve adaylarını başarısız bulmayan liderlerin, önümüzdeki bahar ayında yapılacak yerel seçimler için nasıl bir yol izleyecekleri henüz netlik kazanmasa da Altılı Masa’nın önümüzdeki dokuz ay içinde geleceğini tehlikeye atmayacağını düşünüyorum. En azından şimdilik!
28 Mayıs günü gerçekleşen seçim sonuçlarının Türk milletine, Türk demokrasisine, bakışlarını ve yörüngesini Türkiye’den ayırmayan İslâm âlemine hayırlı olmasını diliyorum.