2020’ye nelerle giriyoruz?

Her yeninin yenilenme, hatâları telâfi etme, açıkları kapatma fırsatı olduğunu unutmadan, her yeni günün en güzel hediye olduğunun idrakinde, sorumluluk bilinci ile yeniyi solumak ve yorumlamak gerektiğini hatırlatalım mı birbirimize?

BİR yıl daha bitti…

Ve Batı dünyasında çoktan başlayan Noel icraatı, bizde yeni yıl kredileri, hediye alternatifleri ve yine çoğu alışverişle ilgili olmak üzere türlü kapatanlar şeklinde devam ediyor…

Çoğu ilde yeni yıl ışıklarını son hafta göreceğiz.

Kutlayan, kutlamayan, Noel’i bilen veya bilmeyen herkes, yine her yıl olduğu gibi “Ne zararı var?” savunmaları ile “Batı taklitçisi, yerelden bozma globalciler” suçlamaları arasında gele gide, amma illâ ki yeni bir yıla girildiğini hissedecek şekilde yaşayacak.

Altı üstü tarihsel bir kabul ve Batı’nın dünyadaki baskın konumundan dolayı bizim gibi Müslüman ülkelerin bile resmî tatiline sebep olacak kadar kabul gördüğü bir şey…

Hattâ “Uluslararası bir kabul” deyip rahatlatalım kendimizi…

En ciddî konularda bile magazinsel bir üslûp kullanılmazsa dikkati çekmeyen meseleler, yine bu magazinsel izahatla günlük kabule dönüşüveriyor; “Nasıl başlarsan, öyle gider!” klişesi gibi…

Doğum günleri ve bilhassa yılbaşı için söylenen bu kalbın nasıl da “Ya olursa?” inancına ve kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüştüğünü anlamak için en yakınlarınıza, günlük iletişim kurduklarınıza bir bakıverin…

Sabah aksilikler (oysa mantıklı ve nedensel bir izahı olan çoğu olayın genel adı neden hep “aksilik” olur) olmuşsa, bellidir akşamın da nasıl olacağı…

“Bu yıl bir bitse” imiş, aman! İlk aylardan beri bir iyi haber olmamıştır… Ve saire…

Sözün ve sesin önemini unutup her kelâmı aynı özensizlikle kullanalı, biz belki de sözün eylemden ve inançtan bağımsız olmadığını, inanmadığımız ama söylediğimiz onca şeyin zihnimizi ve kalbimizi nasıl dönüştürdüğünü görmezden geleli dönüştü bunca şey.

Geçen her yıl alınan yaş yalnızca kutlamaya dönüşeli belki yaşlanmak, ihtiyarlamak, ihtiyatlı davranmak ve olgunlaşmayı unutur olduk.

Evet, yeniyi nasip edene çok şükür ya, her nasibin hakkı vardı, hakkını vermek vardı…

Şimdi o yok!

Hakkını verme sorumluluğunu hissedenler ruhsal anlamda rahatsız görülüyorlar.

Hüzün sahiplerinin yalnız neşeli sosyal medya mecrasında değil, kimsenin yanında yeri yok.

Her yeninin yenilenme, hatâları telâfi etme, açıkları kapatma fırsatı olduğunu unutmadan, her yeni günün en güzel hediye olduğunun idrakinde, sorumluluk bilinci ile yeniyi solumak ve yorumlamak gerektiğini hatırlatalım mı birbirimize?

Tarih değişiyor; bu yıla hâkim olan kişisel ve toplumsal sorunlardaki sorumluluğumuz ve neresinde durduğumuz, kişisel hesabımızın ana başlıkları…

Sahip çıktığımız, örneklediğimiz her değer, sağladığımız katma değer, kişisel bilançomuzun kâr-zarar oranını belirleyecek.

Güzel bir bâkiye ile kapatan huzur sahiplerinden olmayı diliyorum.

Bu toplumun ve Ajanda Ailesinin her bir ferdinin toplumsal sorumluluk adına artı değerde ilerleyeceği bir 2020’yi sağlıkla birlikte yaşamayı umuyorum…

Mutlu yıllar şimdiden!