İBN-i Haldun, “Coğrafya
kaderdir” derken; Napolyon Bonapart, “Coğrafyayı bilmek, o ülkenin kaderini bilmektir”
der.
Osmanlı’nın
zayıflamasını fırsat bilen Fransa, 1830’da önce Cezayir’i, ardından 1860’da Fas’ı,
en sonunda da 1881’de Tunus’u işgal etti.
İngiltere
ise 1882’de Mısır’a girdi.
İtalya,
bunların içinde en zayıf ülke olması hasebiyle, Osmanlı donanma gücünün
zayıflığını görüp Eylül 1911’de savaş ilân ederek Trablusgarb ve Bingazi’ye
asker çıkardı. Lâkin şiddetli direnişle karşılaşınca, bu kez Adalara yönelerek
Rodos merkezli Menteşe adalarını işgal etti.
Özellikle
Averof ile Balkan Savaşlarının donanma gücünü elinde bulunduran ve savunma
boşluğunu fırsat bilen Yunanistan da Boğazönü sporadları ile Saruhan
sporadlarını (1912’de) işgal etti.
Limni,
Taşoz, Semadirek, Midilli, Sakız, İpsara, İkerya ve Sisam (1913) adaları Yunan
işgaline böyle uğradı.
“Konunun
kapsadığı hukukî saha”1, Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması ile
Eylül 1829’da başlayıp, Uşi Antlaşması (Ekim 1912) ve Londra Büyükelçiler
Konferansı (Aralık 1912) ile sürdü. Bu anlaşmadan sonuç çıkmayınca, konferansın
havâle edildiği bir gün sonrasında toplanan Süfera Konferansı üzerine Osmanlı
ile Yunanistan arasında imzalanan Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşması, ardından
Nisan 1915 tarihli ikinci bir Londra Antlaşması yapıldı. ABD Başkanı Wilson, bu
antlaşmaya onay vermedi.
1917
St. Jean’de Mariuenne Antlaşması’na ise Rusya onay vermediğinden yürürlüğe
girmedi.
Oniki
Ada hâriç, Meis dâhil, tüm Ege adalarının Wilson Prensipleri kapsamında ABD,
İngiltere, Fransa ve İtalya’nın aldığı kararla Yunanistan’a verildiği Ocak 1919
Paris Barış Konferansı da bunlardandı.
Adriyatik
meselesine istinaden İtalya ile ABD arasında itilâf çıkınca, Lord George’nin
önerisi ile Mayıs 1919’da tüm Ege adaları, Rodos, Menteşe adaları ve Kızılhisar
da Yunanistan’a verildi.
Bunların
hemen akabinde Türkiye Cumhuriyeti ile faşist İtalya arasındaki 1932 Ankara
Sözleşmesi imzalandı.
Boğazların
egemenlik hakkının belirlendiği Montrö Boğazlar Sözleşmesi ise Haziran 1936’da
imzalandı.
En
son olarak da davet dahi edilmediğimiz 1947 Paris Antlaşması’nı kapsar Oniki
Ada konusu.
Görüldüğü
üzere, diplomatik ve hukukî sonuçlarını dibine kadar incelemeden verilecek her
hüküm, bu konuda eksik kalacak, ancak ideolojik tarihin konusu olacaktır.
Buna
mukabil, Türkiye haklılık tezlerini ortaya koyarken, adaların işgalinden önceki
egemenlik haklarını ve Lozan Antlaşması’nı masaya sürerken, Yunanistan,
Boğazönü ve Saruhan adalarını nüfus üstünlüğünden hareketle savaşarak ele
geçirdiğini, Lozan’da da bunu tescil ettirdiğini ileri sürer.
Menteşe
adaları ve Kızılhisar adasını (Oniki Adalar ve Meis’in) egemenliğini ise
(mülkiyetini) 1919 Paris Barış Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması ile
sağladığını iddia etmektedir (bkz.:“Halefiyet” konusu).
Ayrıca
Yunanistan, Mart 1995’te Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin
11’inci maddesini çıkarlarına münasip görüp anlaşmayı imzalamış, Türkiye ise kara
sularının 12 mile kadar büyütme hakkına istinaden sözleşmeye taraf olmamıştır.
Sözleşmeye ABD ile birlikte dört devlet onay vermemiştir. (a.g.e 1)
Türkiye
bu hususta Yunanistan’ın kara sularını 12 mile çıkarmasını savaş sebebi
sayacağını ilân etmiştir.
Akdeniz’de
(Ege dâhil) hukukî kayıt altında ve bunun dışında kayıtsız birçok ada, adacık
ve kayalıklar mevcûttur.
Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı’nın yayınlarında bu miktar bin 800 olarak geçmekte.
Meskun ada sayısı ise ancak 100 kadardır.
Lozan’da
ve sonrasında kayda alınmayan ada, adacık ve kayalar zaman zaman Türkiye ile
Yunanistan arasında krizlere sebep olmaktadır.
Egemenlik
iddiamızın buluduğunu savunduğumuz, hukukî kayda alınmayan adalar da dâhil
olmak üzere Adalar Denizi’nde (Ege’de) yirmi üç adanın şu anda onaltı tanesi
silahlandırılmış veya meskun edilmiş biçimde Yunanistan’ın işgali altındadır.2
2011
yılında aslî kimliğini Eski Millî Güvenlik Sekreteri olarak sunan, Demokrat
Parti Üst Yönetim Kurulu üyesi, danışman ve emekli Karacı Albay Ümit Yalım’ın,
hükûmetin AB’ye girmek için Yunanistan’ın işgaline âdeta izin verdiğini iddia
ettiği adalar şunlardır3:
1-Koyun
2-
Hurşit
3-Fornos
4-
Eşek
5-Nergizçik
6-Marathi
7-Bulamaç
8-Kalolimnos
9-Keçi
10-Sakarcılar
11-Koçbaba
12-Ardıçcık
13-Ardacık
Her
şey Sayın Yalım’ın iddia ettiği gibi mi?
Bu
hususta Girit’in güneyi dâhil olmak üzere çok ada var. Ama konunun anlaşılması
açısından şimdilik biz, bahse konu adaların durumunu izah etmekle yetinelim.4
***
1-Koyun adası
Kuzey
Sporad adası.
Yunanca
adı: İnuses.
“Menteşe
adaları” diye bahsettiğimiz Oniki Ada içinde olmayıp Lozan üç mil kapsamı içinde
değerlendirilen Saruhan adaları olarak tanımlanan grup içindedir.
Koyun
adası, mevki itibarı ile Karaburun ile Sakız arasında olup, Sakız adasının
kuzeydoğu ekseninde, orta hattın batısında kalmaktadır.
Ada
belediyelik olup, 2011 nüfus sayımına göre nüfusu 826’dır. Türkiye, tarihî
haklarına binaen, adada hakkının olduğu savını devam ettirmektedir.
***
2-Hurşit adası
Yunanca
adı: Fimena.
1932
Ankara Sözleşmesi, Yunanistan’ın Megis (Meis) diye ifade ettiği listede adı
geçmemekte...
2011
nüfus sayımına göre kilometrekareye 14 kişinin düştüğü adada 143 kişi
yaşamakta. Ada, Fornos Belediyesi’ne bağlıdır.
Mevkii,
Aydın ili istikametinde, Dilek yarımadası karşısında, İkerya ile Sisam
arasında, Sisam’ın en batı ucuna 3 buçuk mil mesafede, gri kategoride yani
mülkiyeti tartışmalı adalardan biridir.
Oniki
Ada sınırları içinde olmayıp Saruhan adalarındandır. Saruhan adaları Midilli,
Sakız, İkerya, Sisam’ı içine alan Doğu Orta hattındaki adalardır.
Not:
Oniki Ada sınırı, hemen Eşek adasının üstünden başlar, batıda Ardıççık’tan
aşağı güneye yay çizip Kerpe’nin altındaki Çoban adasının bitiş çizgisinden
Rodos’u çevreleyerek devam edip Sömbeki çevresini kıyı boyunca dolaşan hat
üzeredir.
Orta
hattın olmadığı yerlerde Lozan’ın 6, 12 ve 15’inci maddeleri uygulanır.
Kısaca,
her iki ülkenin kara suyu 1923 yılında üç mil olup, adaların pozisyonu buna
göre belirlenmiştir.
***
3-Fornos adası
Yunanca
adı: Furni İkeryas.
Adından
da anlaşılacağı üzere İkerya’nın parçasıdır.
Gri,
tartışmalı bölgelerden bir diğeri... 2011 nüfus sayımına göre ada nüfusu bin 459
olup, Yunan belediyeliğidir.
Saruhan
adalar grubundandır. Oniki Ada ile alâkası yoktur.
***
4-Eşek adası
Yunanca
adı: Agathonisi.
Oniki
Ada bu noktadan başlar. Türkiye ile İtalya arasında imzalanan 1932 tarihli
Ankara Sözleşmesi’nde adından söz edilmez.
1981
yılındaki nüfus sayımına göre 133 kişinin yaşadığı adanın nüfusu 1991’de 112
kişiye düştü. 2001 nüfus sayımında, yaşayan kişi sayısı yeniden artarak 158
oldu. 2011’de yapılan son sayıma göre ada nüfusu 185 olarak belirlendi. Bunun
168’i Megálo Chorio’da yaşarken, 17’si Mikró Chorio’da yaşamaktadır.
Anlaşılacağı
üzere, adada meskuniyet 2001’den öncesine dayanmaktadır.
***
5-Nergiscik adası
Yunanca
adı: Arki.
1932
Ankara Sözleşmesi’nde adından söz edilmez.
Batnos
ile Eşek adası arasındaki bir mevkide, 2011 nüfus sayımında üstünde 44 kişinin
ikâmet ettiği, gri ve tartışmalı adadır.
***
6-Marathi adası
Marathi’den
1932 Ankara Sözleşmesi içinde söz edilir.
Lâkin
hakkındaki yanılgı şurada: Yunanistan’a ait olan ve Türkiye’ye ait olan iki
ayrı Marathi adası mevcût. Yunanistan’a ait olan Marathos, Oniki Ada
kapsamındadır. Türkiye’ye ait olanın ismi ise “Gürmenli” adasıdır ve Kaş
yakınlarındadır.
Kaş
yakınında olan ada, Türkiye ile İtalya arasındaki 1932 Sözleşmesi’nde yer alır
ve adı Yunancadır. Lâkin adı o tarihten sonra Gürmenli olarak değişmiş; şu anda
ada üzerinde Türk bayrağı dalgalanmaktadır.
“Dodekanissos
Marathos” ise gri, tartışmalı bölgededir. Eşek Adası’nın batısında, Patmos
adasının doğusunda ve Arki adasının arasında, Lipsi’nin kuzeyinde birçok ada
içindedir.
1991’de
2 kişi, 2011 nüfus sayımında adada 5 kişi mevcût olup 1 (bir) kilometrekarelik
bir yüz ölçümü mevcûttur. Son dönemde adada turizm gelişmiş, oteller kurulmaya
başlanmıştır.
***
7-Bulamaç adası
Yunanca
adı: Farmakonisi.
Küçük
bir ada olup doğusunda Türkiye toprakları, Dikili önü, kuzeyinde Eşek adası (Agathonisi),
batısında Lipsi, Batnaz ve Leros, güneyinde ise Kalimnos ve Pserimos adaları
bulunur. Leros Belediyesine bağlı olup 2001 sayımına göre nüfusu 74 kişididir.
4 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip olan ada, zengin florası ile tanınır.
Sezar
genç yaşta korsanlar tarafından esir alınıp bu adada hapsedilmiş, imparator
olduktan sonraysa sorumluların hepsini yakalatıp çarmıha germiştir.
Bu
tür hikâyelerin olması gösteriyor ki, İtalyanlar adaları işgal ederlerken
tarihî hâfızalarında hâlâ Roma İmparatorluğu’nu yaşatmakta, bu yüzden
Trablusgarb Savaşı’ndaki başarısızlıklarını adaları işgal ederek örtmenin ve
pazarlık masasına oturulduğunda ellerini güçlü tutmanın hesabını yapmaktadırlar.
Kanûnî
Sultan Süleyman, 1522’de Rodos’u fethederken, adada Hıristiyanlığın ileri
karakolu olan St. John Şövalyeleri bulunmaktaydı. Dolayısıyla İtalyanlar, 1912’de
adayı işgal ederken kendilerini bölgenin meşru mîrasçısı saymaktadırlar. 1912’den
1947 yılına kadar Rodos merkezli Menteşe adalarını işgal altında tutmuşlar,
Rodos’a “Pırlanta” diyerek adayı mimarî ve kültürel yönden ihya etmişlerdir.
Buna
rağmen İtalyanların kolonizasyon kurma faaliyetleri adalarda yaşayan Rumlar
tarafından tepkiyle karşılanmış, mesele çıkmasını istemeyen Yunan ve Osmanlı
hükûmetleri meseleye sessiz kalmışlardır (a.g.e 5).
***
8-Kalolimnos adası
Bizim
“Kelemez” adını verdiğimiz ada...
Bodrum
Gümüşlük’ün karşısındadır.
1932
Ankara Sözleşmesi’nde adı geçmez. Lâkin onun doğusundaki Çatalada’nın Türkiye’nin
egemenliğine verildiği kayıt altına alınmıştır.
Gümüşlük
ile Kalolimnos arasında Kardak kayalıkları tam ortadadır. (1996 Kardak Krizi’ne
bakınız.)
Adada
havaalanı mevcût olup, İstanköy ve Leros arasında bir adadır ve belediyedir.
120
kilometrekarelik adada 2011 nüfus sayımında 16 bin 179 kişi kayıt altına
alınmıştır.
Gri,
tartışmalı kabul edilmektedir.
***
9-Keçi adası
Yunanca
adı: Pserimo.
Kalolimnos
ile İstanköy arasında, Bodrum yarımadasının 8 kilometre güneybatısındadır.
2011
nüfus sayımında adada 135 kişinin yaşadığı bilinir. Dalış turizmi ile geçinen,
Kalolimnos Belediyesine bağlı küçük bir adadır.
1932
Ankara Sözleşmesi’nde bizim egemenliğimize verilen adalar içinde adı yoktur.
***
10-Sakarcılar
Yunanca
adı: Yali.
Datça
yarımadasının tam karşısında, İstanköy ve İncirli adaları arasında volkanik bir
adadır.
1932
Ankara Sözleşmesi’nde adından söz edilmeyen gri katogorideki tartışmalı adalar
içindedir.
2001
senesinde nüfusu 10 kişi...
***
11-Koçbaba
Yunanca
adı: Levita.
Ardıççık
ve Kelemez adaları arasında yer almakta olup, 1932 Ankara Sözleşmesi’nde
adından söz edilmez.
2001
nüfus sayımında adada 8 kişi ikâmet etmektedir.
Gri
kategoride tartışmalı bir adadır.
***
12-Ardıççık
Yunanca
adı: Kinaros.
Kelemez
ve İleryoz adalarının batısında, İleryoz Belediyesine bağlıdır.
2011
nüfus sayımında ada nüfusu 2 kişidir.
Ada
gri kategoride, tartışmalı adalardandır. 1932 Ankara Sözleşmesi’nde adından söz
edilmez.
***
13-Ardacık
Yunanca
adı: Sirna.
Stambulya
Belediyesi içinde...
4
kilometrekarelik bir ada..
Gri
kategoridedir. 1932 Ankara Sözleşmesi’nde adından söz edilmez.
***
“Oniki
Ada” deyince birçok kimse, Ege’deki gözle görülen en büyük adalar olan Limni,
Taşoz, Semadirek, Midilli, Sakız, Rodos, Sömbeki, İkerya ve Sisam gibi adaları
anlamaktadır.
“Sınırlarını
belirtmek gerekirse, Osmanlı döneminde Gökçeada’dan Kızılhisar’a (Meis) kadar
olan bölgeye “Cezâir-i Bahr-i Sefîd” denilmiştir.
(Devam edecek…)
Kaynaklar
(1)https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/yunanistan-9-ada-uzerinde-kullanim-hakkini-kaybetti-45722yy.htm
(2)
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Zilyetlik
(3) Nizam Nazif Tepedelenlioğlu Maraşal ve
Şükrü Kaya, "Ordu ve Politika" adlı eseri syf 371,377..
(4) https://www.google.com/url?q=http://www.ismetinonu.org.tr/12-adalar-elimizden-nasil-cikti/&sa=U&ved=2ahUKEwi97pnUkbbrAhUByxoKHQ5mBkcQFjACegQICBAB&usg=AOvVaw3o_6JNUjn698fmpll369T9
(5)https://www.google.com/url?q=http://www.turkishgreek.org/iki-uelke-arasindaki-temel-sorunlar-ve-taraflarin-yaklasimlari/ege-denizi-ne-iliskin-sorunlar/egemenligi-antlasmalarla-yunanistan-a-devredilmemis-ada-adac-klar-ve-kayal-klar-sorunu&sa=U&ved=2ahUKEwi97pnUkbbrAhUByxoKHQ5mBkcQFjAEegQICxAB&usg=AOvVaw2bqHccnYXzbjrB3mwccaO5
(6) https://bau.edu.tr/haber/15945-kita-sahanligi-ve-munhasir-ekonomik-bolge-nedir