15 Temmuz Zaferi’nden hainlere hâd, hudud ve ihdad dersi

Şimdi milletimiz, ihaneti meslek edinmiş hainlere hâd bildirmenin tecrübesine sahiptir. Şimdi hududlarımız her zamankinden daha ziyade namus meselesidir. Şimdi, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında aylarca meydanlarda nöbet tutmayı görevden sayan aziz Türk milleti, ihanet ehline, ihanete meyyâl muhalefete daha güçlü şekilde ihdad etme yetkisine haizdir!

KARANLIKTI… Hem gökyüzü, hem aramızda dolaşan hainlerin kalpleri, bakışı ve plânları…

Boğazın gerdanlığında kara postallı hainler pusu kurmuşlardı… Elinde tespihinden ve bayrağından başka bir şey olmayan insanımıza namlu doğrultmuşlardı. Devletin olup da zimmetlerine geçirdikleri helikopter ve tanklarıyla akıllara durgunluk verecek bir cüretle işgale yeltenmişlerdi.

Mürailiğin en başarılı ahvaline şahit oluyorduk. Zira aramızdaydılar ve böylesi cani, böylesi pervasız, böylesi hain olabileceklerini tahmin etmeyi bile insaniyetten uzak sayan bizler için bir şamardan farksızdı olanlar…

Hainler, o sıcak Temmuz gecesinde, Yüceler Yücesi Rabbimizin inayeti, aziz milletimizin muhteşem direnişi ile hepi topu dört saat içinde bertaraf edilmişti. 251 şehidimiz “şüheda” unvanı ile ölümsüzleşirken, 2 bin 196 gazimizin kanı hürriyet uğruna bu vatan toprağına damladı.

O mel’un, o meşum gecenin ardından içimiz sarsıldı. Ezberlerimiz bozuldu. Ruhumuz esaret ihtimâli ile titredi. Ne seyahat, ne gezi… Ne satırlara aktarılacak yeni tecrübeler, ne biriktirilecek kültürel beslenmeler… Ne de şımarık yaz mevsimi kalmıştı.

İçimizde Temmuz’un sıcağından daha sıcak bir azap, aklımızı yitirmeye ramak kalacak bir hayret, kalbimizi cendere içine alacak bir ihanetle meydanlara aktık!

Kalbimizle şehadet sözleşmesi yapıp, dilimizde tekbirler ve marşlarla hainlerin zapt ettiği kışlaların kapısında Rabbe inancımızdan ve elimizdeki bayrağımızdan başka servetimiz olmadan vatanımız için nöbet tuttuk!

Minarelerimizden göğe yükselen salâlarla yüreklendik!

Sonuç zaferdi!

Bedir’i hatırladık! “Şüphesiz Allah inananları savunur. Çünkü Allah hain ve nankörlerin hiçbirini sevmez!” ayet-i kerîmesiyle ye’se düşmekten Rabbe sığındık!

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yâ Rabbi!

Senin uğrunda ölen ordu, budur Yâ Rabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed Nâmın,

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın” dizeleriyle duâya durduk!  

Ve zaman sancılı bir süreçle aktı.

Tam 5 yıl oldu şehitlerimizi toprağa vereli. Ruhlarını şad eyle Yâ Rabbi!

Şimdi vatanımda, bu kutlu zafere hamd ile hatimler indirilsin! Şehitlerimizin ruhuna Fatihalar gönderilsin! Yeniden dirilişin muştusu Yasinler okunsun gelecek zamanların huzuru için…

Şer gibi görünene hayr saklayan, milletimizi aziz, 21’inci yüzyıl Haçlı şövalyelerinin kuklası ve vasıfsız hainleri “Muzil” İsm-i Şerifince rezil eden Rabbimize sonsuz şükürler olsun!

Evet, şimdi mevsim, kutlu bir zafer mevsimidir. Gayret milletimizden, tevfik Rabbimizdendir!

Şimdi milletimiz, ihaneti meslek edinmiş hainlere hâd bildirmenin tecrübesine sahiptir.

Şimdi hududlarımız her zamankinden daha ziyade namus meselesidir.

Şimdi, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında aylarca meydanlarda nöbet tutmayı görevden sayan aziz Türk milleti, ihanet ehline, ihanete meyyâl muhalefete daha güçlü şekilde ihdad etme yetkisine haizdir!

İş ki, yaşananlar toplum hafızamızdan silinip gitmesin. Bundan böyle idrakimiz ve basiretimiz açık olsun! Rabbim bizleri mağdur, mahcup ve mahzun olmaktan muhafaza buyursun!

Devletimizin ve milletimizin zaferi kutlu olsun!

2023’e kadar aynı illegal yöntemlerle sabrımız sınanacak, dirayetimiz Rabbimizin yardımıyla kavi olsun!