“15 Temmuz’da tamamlayamadığımız işi tamamlayacağız!”

15 Temmuz, milletin zaferiyle tamamlanmıştır. Tamamlanmayanı tamamlamayı gözüne kestireni, milletimiz de gözüne kestirmiştir.

“SESSİZ İstila” adlı provokatif yayının özellikle sosyal medyada gösteriminin ardından yeniden alevlenen “Göçmen ve sığınmacıları istemiyoruz” istismarı, Ümit Özdağ’ın söz konusu provokatif yayına fon ve destek sağladığını beyan etmesiyle bir gündem tartışmasına dönüştü.

Bu provokatif “eylem” hakkında fikri sorulan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ümit Özdağ hakkındaki yüksek atağı, konunun Ümit Özdağ tarafından daha da keyifle sündürmesine yol açtı.

Özdağ’ı günahı kadar sevmeyen biri olarak Soylu’nun fevri olduğunu düşündüğüm yorumu, siyasetten uzaklaştırılması gereken dili yeniden gösterdi bize. Evet, bu dilden arınmalı Türkiye!

Benim takıldığımsa, Soylu’nun söz konusu yorumu yaptığı programda sarf ettiği, “15 Temmuz’da tamamlayamadığımız işi tamamlayacağız” ifadesi…

Bu söylemi doğrusu talihsiz bir dil sürçmesi olarak yorumladım derin bir hüsn-ü niyetle. Ancak bu sözün taşıdığı anlama da dikkat çekmeden es geçemeyiz. 

15 Temmuz, bizim için bir milât, bir kırmızı çizgi. 15 Temmuz’a “tiyatro” veya “kontrollü darbe” diyenleri hayatımdan çıkarıyorum. Net!

15 Temmuz, milletin zaferiyle nihayete ermiş bir düşman saldırısıdır. Girişimi düşman yapmıştır ancak savunmaya geçen milletin zaferi vaki olmuştur. Girişen düşman, bitiren ise vatanperver millettir.

Konuyu şöyle izah etmeye devam edeyim…

Mühendisliğin en zirve işi illüzyonizmdir. İllüzyonistler, algıyı gerçeklikle yarıştırırlar. Ancak ilâhî bir yaratmayla yarışa girmezler. Bunu Musa Nebî’nin karşısına çıkanlar da ikrar ettiler, çağdaş illüzyonistler de ikrar ediyorlar.

15 Temmuz de bir siyâsî mühendislik projesiydi. Her şeyi plânlamışlardı. Ancak, Enfal 30’da beyan olunduğu üzere, onlar tuzak kuruyorlarken Allah da tuzak kuruyordu. Bu yüzden onların girişimleri, Allah’ın erdirdiği nihayet karşısında aciz kalmıştı. Onlar başlatmış, Allah’ın desteklediği millet bitirmişti.

Zaten illüzyonizmin derdi, bitirememektir. Dolaba sakladığı figüranı geri getiremeyen illüzyonist başarısızdır. Yahut masaya yatırdığı figüranı testereyle keserek öldüren… İllüzyonist, öldürdüğü hakkında üzülmez; onun üzüldüğü, gösterinin kendi tarafından bitirilememesidir.

15 Temmuz, içinde illüzyonistlerin de cephe aldığı bir girişimdi ve illüzyonistler tarafından bitirilemedi. 15 Temmuz’u bitiren, Kadir-i Mutlak’ın inayet ettiği millî iradeydi. Yani 15 Temmuz, milletin zaferiyle tamamlandı.

Bu yüzden “15 Temmuz’da tamamlanamayanı tamamlamak”tan bahis, ya bir dil sürçmesi eseridir ya da illüzyonizmin yer aldığı safa işaret yollamaktır.

Dil sürçmesini esas alırsak, tamamlanmayanı tamamlamaktan maksatla kullanılan ifade, milletin iradesini görmezden gelmek olur. Bu noktada milletten özür dilemek şarttır. Diğer işaretin ise affı mümkün değildir.

Her kim ki himmeti millettir, millet, o kimsenin yanındadır. Yanınızda millet yok ise, hiçsinizdir. Gözler sizi taşıyan ipi görmüyor olabilir, ancak sizi kuran mühendisler ipliğinizi pazara çıkarırlarsa artık bir sanatkâr değil, sahtekâr olarak anılırsınız. Bu yüzden ehven olan, ömrü sadece Allah’ın ipine sarılmak olan Sayın Cumhurbaşkanı’ndan ve 15 Temmuz’da iradesini ortaya koyarak işgal girişimini kurtuluşa evrilten milletten ar etmektir.

15 Temmuz, milletin zaferiyle tamamlanmıştır. Tamamlanmayanı tamamlamayı gözüne kestireni, milletimiz de gözüne kestirmiştir.