1 Mart Tezkeresini yeniden düşünelim mi?

Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın üç günlük ziyaretlerinin ve Suriye’de Arap aşiretlerinin PKK/YPG’den geri aldığı toprakların konuşulduğu günlerde neden Kerkük olayları patlak verdi, kim Kerkük’le Türkiye’yi ve Türkmenleri yine tehdit etti, konuşmayalım mı?

“KURTLAR Vadisi” adlı dizi filmin ilk sinema filmini “Kurtlar Vadisi Irak” ismiyle izlemiştik.

Ne filmdi ama! Süleymaniye’de devriye tutan askerlerimizin hukuksuz ve gerekçesiz şekilde ABD’li işgalci kuvvetler tarafından başlarına çuval geçirilerek tutuklanmalarının intikamını almıştı filmin esas oğlanı Polat Alemdar.

Gerekli raconu, ABD’li generalin zulada tuttuğu bıçağı onun böğrüne saplayarak kesmişti.

Bir oh çekmiştik sinema salonlarında. Sanal da olsa bu intikam bizi mutlu etmiş ve yine sanal da olsa ABD bu intikamdan hiç hoşlanmayarak Avrupa ve ABD’deki gösterimleri yasaklamıştı. Film bugün hiçbir dijital mecrada yer almıyor.

4 Temmuz 2003 günü gerçekleşen çuvallı baskının öncesinde ABD, 22 Nisan 2003 günü Türkmenlere silah taşıdığımız gerekçesiyle bir tırımızı durdurmuş, Özel Kuvvetlere bağlı ekiplerimizi sınır dışı etmişti. Hani 1 Ocak 2014’te patlak veren MİT tırları mevzu vardı ya, işte 2003’te ABD, bizzat gerçekleştirmişti uygulamayı.

1 Mart 2003 günü ABD’nin Türkiye’yi Irak’a girme köprüsü olarak kullanmasına karşı çıktığımız için 4 Temmuz’un başımıza geldiğini söylüyorlardı.

Doğrudur. Zaten 22 Nisan da bu yüzden olmuştu.

1 Mart’ta TBMM’den “Hayır” kararı çıktığı için Müslümanların katline ortak olmadığımıza sevinmiştik. Fakat 1 Mart’ta “Evet” oyu taraftarı olan o günkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı unutmuştuk.

Musul, Kerkük, Süleymaniye, Tuzhurmatu’da yapılan Türkmen katliamlarının, Türkmenlerin ve tüm Türkmeneli’nin sahipsiz kalmasının önüne de geçememiştik.

Son günlerde Kerkük’te yaşananlar 1 Mart 2003’ten geriye kalan ve cevaplandıramadığımız meselelerden biri.

Kerkük’te Türkmenleri İran yanlısı ilân edenleri mi ararsınız, Kürtleri Kerkük’ün sahibi gösterenleri mi?

Yıllarca Saddam zulmü altındaki Türkmeneli’ni mi anlatalım, ABD’nin işgaliyle Kerkük’e yerleşen Peşmergeyi, Peşmergenin Kerkük’te yaptığı yağma ve katliamları mı anlatalım?

Trump’un “Obama kurdu” dediği DAEŞ’in Şii diye katlettiği Türkmenleri mi anlatalım, İrancı Haşdi Şabi’nin Türkiye’ye yüzünü dönmüş olan Türkmenlere baskısını mı anlatalım?

Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın üç günlük ziyaretlerinin ve Suriye’de Arap aşiretlerinin PKK/YPG’den geri aldığı toprakların konuşulduğu günlerde neden Kerkük olayları patlak verdi, kim Kerkük’le Türkiye’yi ve Türkmenleri yine tehdit etti, konuşmayalım mı?

“Suriye’de ne işimiz var?” diyenlerin, “Karabağ’da ne işimiz var?” diyenlerin, “Libya’da ne işimiz var?” diyenlerin ataları “Irak’ta ne işimiz var?” diyenlerdi ve bu yüzden 2003’te başlayan işgalin üstünden 20 yıl geçmesine rağmen Türkmenler ve Irak’ta Türkiye’nin hukuku hususunda adamakıllı bir şey yapamıyoruz.

İrancılar bize Irak'tan meydan okuyor, buradaki sözde İslâmcılar nasıl bir akıl verme cüreti görüyorlarsa, işte bunların hepsi, meydanı boş gördüklerinden demektir.

Ama meydan boş değil. Görecekler! Sanal değil, etiyle buduyla Canpolatlarımız, Serdengeçtilerimiz varlar ve tetikteler.

Her görüneni gördüğümüz gibi yorumlamayacağız.

Sakin ve plâna sadık…